25 Mart 2010 Perşembe

guclu

25 Mart Persembe:
Sabah her zamankinden gec, saat 9:30da uyandim. Dus aldim uzunca, saclarima fon cektim usenmeden. Guzel bir kahvalti tepsisi hazirladim kendime. Annemlerle Skype'da konustuk, 10 yillik vize vermisler ona. Kardeslerime "kizdirmayin annemin kafasini, bi' gelir bi' daha donmez oralara" deyip satasiyorum. Ne zaman gelecegini, bana ne getirecegini konusuyoruz. Mermersahi ve lohusa sekerinden baska bir sey istemem diyorum, sonra "aaa zibinsiz olmaz" diyor o, burada bizimki gibi zibin hic gormedigimden iyi bari getir diyorum. Ogreniyorum ki usenmiyor mermersahi bezlerin kenarlarini oyaliyor. Nasil neseliyiz! Bende hafif bir vicdan azabi, is yerindekilere iyi hissetmiyorum diyorum ama evde keyif yapiyorum... Hava oyle guzel ki disarida, bahcede yalinayak yururyorum. Agaca taktigimiz kus evinin askisini buyuk olasilikla bir rakunun isirip kopardigini fark ediyorum. Huzurluyum, hem de nasil...

Sonra bir surpriz karsiliyor beni. Beklenmedik dogrusu. En basitinden dogumun habercisi nisan, diger turu bildigimiz kanama. Sakinligime sasiriyorum. Ilk is hastahaneyi ariyorum, sekreter hemen beni arayacaklarini soyluyor. Bir yandan acmis odugum kapi pencereyi kapatip kilitlerken H.'yi ariyorum, gelse iyi olacak, her halukarda en azindan NTSye sokmak isteyeceklerini dusunuyorum. 4 dakika sonra H. evde. Macera basliyor. NTS'de yaklasik bir saat bagli dururken kanamanin devam etmesi azicik huzursuz edici. Hemsireler, doktorlar harika, guven veriyor. Bebegin kalp seslerini dinliyoruz surekli, ben de cok duzensiz bir kac sanci var o kadar. Daha sonra normalde doguma dogru yapilacak olan ultrason basliyor; bebegi goruyoruz, yanaklarini bile gordum, daha ne isterim! 34. haftalik yavru, 2500g kadar, kucuk geliyor bana; sanki daha agirdi tasidigim bebek :) Kanama doktorlari huzursuz ediyor, "bu gece bizimlesiniz" diyorlar. Gece boyunca hic bir sorun olmuyor, kanama yok, bebegin kalbi pit pit pit...

Bulundugumuz hastahane bu civardaki en buyuk hastahanelerden. Doktorlari, hemsireleri inanilmaz guven veren, sicak insanlar. Kendimizi otelde gibi hissediyoruz. Normal sartlar altinda dogum yapacagimiz odalardan birinde kaliyoruz, yok yok. Tabii asiriya kacis da yok, ne gerekliyse mevcut. H.'nin koltugu yanibasimda yataga donusebiliyor. Uyuyoruz, kulaklar bebegin kalp seslerinde, huzur verici.

Gece anestezyologumuz geliyor bizi ziyarete. Kanamanin devam etmesi halinde acil sezaryen olasiligindan bahsediyor. Yapacak oldugu anestezi cesiterini anlatiyor, ya genel ya spinal anestezi. Diger taraftan eger durum tutarliligini surdururse bunlara hic gerek kalmayacagini da soyluyor. Emin ellerde hissetmek guzel bir sey. En kotu ihtimalin bebegimizin yakin zamanda dogacak olacagini dusunmek de iyi. 30lu haftalarda olmanin avantaji bu olsa gerek. 

Bizde ne stres, ne de endise var. Bekliyoruz. Sabah benim kendi doktorum geliyor, eve gondermek istemedigini, olur da kanama tekrarlar diye bir gece daha kalmamiz gerektigini soyluyor. Bizim zaten keyfimiz/rahatimiz yerinde, bebegin iyi oldugunu monitorden takip edebiliyoruz. Gitmemek isimize geliyor. Gun icinde arkadaslar geliyor; yemeli icmeli, bol muhabbetli bir gun geciyor. Bebisin kalbi bize eslik ediyor. Icimden hep "iste boyle" diyorum, "boyle guclu guclu"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder